20. yüzyılın çığır açan sanatçılarından Joan Miró, İstanbul’da! S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), ünlü Katalan ressam ve heykeltıraş Joan Miró’nun eserlerinden oluşan “Kadınlar, Kuşlar ve Yıldızlar” başlıklı kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
Miró’nun olgunluk dönem eserlerinden oluşan zengin bir seçki sunan ve kadın, kuş ve yıldız temalarına yoğunlaşan sergide; resim, baskı, heykel ve seramiklerin bulunduğu 125 eser yer alıyor. Bu eserlerden bazıları ve birtakım kişisel eşyaları ise dünyada ilk defa Türkiye’de Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergileniyor.
Sabancı Holding sponsorluğuyla düzenlenen ve Barselona’daki Joan Miró Vakfı, Mallorca’daki aile koleksiyonu Successió Miró ve yine Mallorca’daki Pilar ve Joan Miró Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen sergiyi henüz görmediyseniz üzülmeyin, çünkü bu sihirli ve ilham verici deneyimi yaşamak için 1 Şubat’a kadar hâlâ vaktiniz var.
1893’te Barselona’da doğan ve 1983’te 90 yaşındayken Palma de Mallorca’da hayata veda eden Miró, 20. yüzyıl sanat dünyasında büyük etki yapmış ve çok sayıda sanatçıya esin kaynağı olmuş bir usta…
“Resme suikast düzenlemek istediğini” ifade ettiği bilinen Miró, figürleri göründükleri gibi resmetmemiş, gizli, sembolik bir dil geliştirmiş. Kadınları, kuşları, yıldızları, ay ve güneşi; naif, çocuksu, renkli, soyut bir anlatımla tuvale aktardığı sihirli bir evren yaratmış. Akdeniz kültürünün enerjisinden, doğadan ve hayal gücünden esinlenmiş. Ömrü boyunca tanık olduğu savaşların gerçekliğinden kaçmak için kendi yarattığı simgelerden oluşan farklı bir evrende yaşamaya başlamış ve herkesi bu evrene davet etmiş. Çizdiği merdivenlerle yeryüzünün gerçekliğinden gökyüzünün hayal dünyasına kaçmış.
Kırmızı, mavi, sarı, yeşil, beyaz ve siyahlar… Kesişmeler ve devamlılıklar… Birbiri içine geçmiş formlar, nerede başlayıp bittiği belirsiz figürler, kadınlar, kuşlar, yıldızlar ve daha niceleri… Miró, “formlar başka formları doğurur” dermiş. Sergiyi gezerken rehberimizin anlattığına göre, küçükken gittiği sanat okulunda öğretmeni gözlerini kapattırıp dokunarak hissettiği nesneleri resmetmesini istermiş. Belki de bu egzersiz onun tarzını oluşturmasına katkıda bulunmuştur.
Miró’nun resimleri, Rorschach testi gibi… Herkes her baktığında farklı bir şey görebilir. Bize bu imkanı sunuyor. O zaman soru şu: Acaba siz ne göreceksiniz?
Şahane Şapkalı Kadın ve Yıldız
Serginin afişinde kullanılan resmin ismi, “Şahane Şapkalı Kadın ve Yıldız”… Bu resimde, gökyüzünü simgeleyen masmavi bir fon üstündeki kadın figürünün şapkası, dört adet çizgiden oluşuyor. Şapkanın şahaneliği, bakanın hayal gücünde… Miró, resimlerinde hayal gücüne yer bırakıyor; canlı ve nesneleri hazır, belirli formlarda vermiyor. Belki de bu yüzden her baktığında farklı bir şey, farklı bir şahane şapka görmek mümkün olabiliyor.
“Kadın ve Kuş I”, “Gece, Kadın ve Kuşlar”, “Kadın ve Çocuk” gibi resimlerine bakarken, kadını, kuşu, çocuğu bulmaya çalışıyorsunuz. Bakarken renk ve simgeler dünyasında kayboluyorsunuz. Bakmaya doyamıyorsunuz. Miró, resimlerini kuşlar kadar özgür bir tarzla yapmış. Bir çizgi ve bir nokta, kuşu simgeleyebiliyor.
Gözleri de resimlerinde çok kullanmış. Onun için göz, sadece görme duyusuyla ilgili değil, aynı zamanda iç görüye giden yol. Ve bu iki anlamından dolayı gözlerin Miró için özel olduğunu öğreniyoruz…
Miró’nun atölyede çalışırken çekilmiş fotoğraflarında dikkat çeken bir özellik, Miró’nun, beyaz önlüğünün içine gömlek giymesi ve kravat takması… Sanki bir iş adamı edasıyla çalışıyor. Bunda babasının onun bir iş adamı olmasını istemiş olmasının bir etkisi olabilir mi acaba?
Stüdyo fotoğraflarında tamamlanmamış yan yana duran resimler dikkat çekiyor. Aynı anda birçok resim yaptığını öğreniyoruz. “Miró bir sanatçının derin düşüncelerle dolu bir bekleyiş sonucunda harekete geçmesi gerektiğine inanırdı” diyor rehberimiz. “Tabloyu kenara bırakır, yıllar sonra tamamlanması için ne gerektiğini gayet iyi bilir, tamamlardı.” Bu, eserleri arasında bir etkileşim olduğunu da gösteriyor.
Sergide, Miró’nun assemblage tekniğiyle bir araya getirdiği heykeller de sergileniyor. Günlük kullandığı şeylerden, topladığı nesnelerden esinlenerek yarattığı “Kaçan Kız” ve “Kadın ve Kuş” gibi heykellerini görebilirsiniz.
Kimsenin önem vermediği, yürürken yerde veya doğada gördüğü şeylerin kendisi için önemli olduğunu öğrendiğimiz Miró, “Böceklerin Cümbüşü” isimli resminde böcekleri resmetmiş. Sergide, badem ve çakıltaşından esinlenerek yaptığı heykeli de görebilirsiniz.
Sanatın insanı düşündürmesi gerektiğini söylermiş Miró… Sergiden çıkışta bir anda fark ettim ki, çevreme farklı bakmaya başladım. Bir an yerdeki su izlerinde, ağacın dallarında Miró’nun resimlerine benzer şekiller gördüm. Sıradan, her gün geçip giderken fark etmediğimiz şeylere dikkatimizi vermemizi sağlıyorsa, Miró’nun evreni hayatımıza sihir katabilir!
(Keyifli Alışveriş Dergisi’nin Şubat 2015 sayısında yayınlanmıştır.)