İçeriğe geç

Tarihten Günümüze Ulaşan Işıltılar Sadberk Hanım Müzesi’nde…

“Diamonds are forever…” Pırıl pırıl mücevherlere, değerli taşlara bakmayı kim sevmez ki? Peki bundan 100, 200 ya da 400 yıl önce bu topraklarda yaşamış olan saray çevresinden insanlar nasıl mücevherler kullanırdı? Bu mücevherler nerelerde üretilirdi? Değerli taşlar, başka hangi eşyaları süslerdi? Bu takı ve eşyaları sadece kadınlar mı kullanırdı? Bu soruların cevaplarını merak ettiniz mi? O zaman size bir önerim olacak: İstanbul’un Büyükdere semtindeki Sadberk Hanım Müzesi’nde açılan “Cevher” sergisi… Üstelik sergiyi gezmeye gitmişken İstanbul’un çok değerli bir müzesini de keşfedecek, tarihte bir yolculuğa çıkacaksınız.

dıs-gorunum

Türkiye’nin ilk özel müzesi olarak 1980 yılında açılan Sadberk Hanım Müzesi, Koç Ailesi’nin ülkemize kültür-sanat alanındaki değerli katkılarından biri… Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç’un anısına, Sadberk Koç’un kişisel koleksiyonunda yer alan geleneksel kıyafet, işleme, tuğralı gümüş ve porselen gibi eserleri sergilemek amacıyla açılmış. Aile tarafından 1978’e kadar yazlık olarak kullanılan yalı, Vehbi Koç’un kızı Sevgi Gönül’ün çabalarıyla müzeye dönüştürülmüş ve koleksiyonu yine Sevgi Gönül tarafından 23 yıl süreyle değerli eserlerin katılımıyla zenginleştirilmiş. Müzede Sevgi Gönül’ün vefatına kadar üstlendiği İcra Komitesi Başkanlığı görevini bugün Ömer Koç yürütüyor. Türk-İslam ve Arkeoloji bölümlerinin yer aldığı müzede 18 bini aşkın eser bulunuyor.

ic-gorunum

Türk-İslam Bölümü’nde; Osmanlı eserlerinin yanı sıra Erken İslam, Selçuklu, Timur, Safevi ve Memlûk Sanatı’ndan örnekler de sergileniyor… İznik, Kütahya ve Çanakkale’den çini ve seramikleri içeren geniş bir koleksiyon bulunuyor. Ayrıca Çin, Avrupa ve Türk porselenlerinden de örnekler görülebilir.

Sadberk Hanım Müzesi’nde değerli bir kıyafet koleksiyonu bulunuyor. 18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadarki dönemde Osmanlı kadın giyim geleneğini yansıtan kıyafet örnekleri, özel gün giysileri, gelin kıyafetleri ve hamamda giyilen nalınlardan örnekler sergileniyor. Ayrıca, 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başından Avrupa modasına uygun kadın kıyafetleri, gelin kıyafetleri ve pabuçlar da görülebilir. Burada Osmanlı kültüründeki Avrupa etkisi somut bir şekilde hissediliyor. Kıyafet koleksiyonunun bulunduğu bölümü gezerken ilginç bilgiler edindim. Örneğin Osmanlı hanedanında 1898’de ilk beyaz gelinliği giyerek beyaz gelinlik modasını başlatan kişinin II. Abdülhamid’in kızı Naime Sultan olduğunu… Ondan önce kırmızı başta olmak üzere canlı renklerde, 1870’lerden itibaren de Avrupa modasının etkisiyle pembe, mavi ve krem rengi gelinlikler giyildiğini…

Gelinlik-20. yüzyıl başı

 

Türk-İslam Eserleri Bölümü’ndeki Kıyafetler


Sadberk Hanım Müzesi, zaman zaman koleksiyonundaki kimi eserleri ön plana çıkarmak amacıyla süreli sergiler düzenliyor. Geçen yıl “Pabuç” adlı sergiyle koleksiyonundaki farklı kültür ve dönemlerden ayakkabıları tanıtan müze, bu kez en ışıltılı eserlerini toplu halde ziyaretçilerinin beğenisine sunuyor. Küratörlüğünü Hülya Bilgi ve İdil Zanbak’ın üstlendiği “Cevher” adlı sergide elmas, yakut, zümrüt gibi değerli taşlarla bezenmiş ve mineli eserler sergileniyor.

resim_8resim_2resim_13

Taçlar, broşlar, enfiye kutuları, cep saatleri, fincan zarfları, şerbetlikler, nişanlar, yelpazeler, aynalar ve daha neler neler… 17. ve 20. yüzyıllar arasında Osmanlı topraklarında veya Batılılaşma döneminde Osmanlı pazarı için Fransa, İsviçre, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde üretilmiş ve ithal edilmiş olan bu mücevher ve eşyalar, çoğunlukla saray çevresine yakın kişiler tarafından kullanılmış. Statü ve güç simgesi olmuş.

resim_3resim_4resim_5

“Cevher” sergisindeki eserleri görünce kuyumculuk sanatının Osmanlı’da ne kadar gelişmiş olduğu da fark ediliyor. Osmanlı döneminde kuyumculuk saray tarafından desteklenen saygın bir meslekmiş ve İstanbul, kuyumculukta dünyanın önemli merkezlerinden biri olmuş. Saray ve çarşı atölyelerinde her mücevher, çok sayıda ustanın ortak çalışmasıyla üretiliyormuş. Sergide Osmanlı’da kuyumculuk geleneği, kullanılan metaller, taşlar ve tekniklerle ilgili birçok bilgi edinebilirsiniz.

resim_10resim_7resim_11

Osmanlı döneminde, saray mücevherleri kadar ihtişamlı olmasa da toplumdaki hemen hemen her kadının takısı olurmuş. Batılılaşma döneminde halk arasında da mücevherli eşyaların kullanımı artmış. 19. yüzyıldan itibaren Avrupa modasının etkisi artmış. Sergide, Osmanlı toplumunda kadınlar kadar olmasa da erkeklerin de mücevherli süs eşyalarına meraklı olduğunu öğrendim. Sergilenen nişanlar buna örnek… Osmanlı sarayında Avrupa’dan diplomatik hediye olarak gelmiş veya ithal edilmiş mineli ve mücevherli cep saatleri padişahların en değerli ve otoritelerini simgeleyen eşyalarındanmış.

Frig fibulasıSergiden sonra müzenin Arkeoloji Bölümü’nde dolaşmaya başladım. Sevgi Gönül’ün çabalarıyla 1988’de açılan ve yıllar içinde zenginleştirilen bu bölüm kendisine ithaf edilmiş. Burada, M.Ö. 6 binlerden Bizans döneminin sonuna kadar Anadolu’da yaşayan uygarlıkların eserlerinden örnekler sergileniyor. Seçici algım beni burada da takılara götürdü. Yine bu topraklarda üretilmiş süs eşyaları… Ancak buradaki takılar daha da eski, milattan önceye gidiyoruz bir anda! Urartu Krallığı’ndan (M.Ö. 850-650) küpeler, Frig Krallığı’ndan (M.Ö. 750-695) iğneler görmek çok heyecan verici… Belki Osmanlı dönemi mücevherleri gibi ışıl ışıl değiller ama, 2500 yıldan fazladır duruyor olmaları, bu kadar eski olmaları çok heyecan verici… O da ne? Şimdi daha da eskiye gidiyoruz, Erken Tunç Çağı’ndan (M.Ö. 3200-2100) süs iğneleri.. Çiviye benziyorlar.

Erken Tunç Çağı-süs iğnesi-k

Dolaşmaya devam ediyorum. Hellenistik ve Roma döneminden altın süs eşyaları, taçlar, yüzükler, küpeler göz alıcı…

Roma Dönemi_taçErken Hellenistik Dönem_küpe

Bizans döneminden (M.S. 395-1453) yüzük ve küpeler de öyle… Tüm bu eserlerin aralarındaki benzerlik ve farklılıklarla ilgili çok kapsamlı araştırmalar yapılabilir. Kuyumculuğun tarih boyunca gelişimini gözler önüne seriyor.

Roma Dönemi_küpeRoma Dönemi_küpe (2)

Yaşadığımız yerlerde müzelerin bulunması, bu bakımdan büyük bir şans. Müzede zamanda yolculuk yapmak, eskiden yaşamamış olsak da eski dönemlere ait eserler sayesinde o dönemler hakkında bilgi sahibi olmak ve eskiyi hissetmek mümkün olabiliyor. Eskiyle yeninin arasında belki farklılıklar, belki benzerlikler göreceğiz. Biraz dikkatli baktığımızda bizi heyecanlandıran ayrıntıları fark edeceğiz. Bu da o anlarımızı yaşanmaya değer kılmaya yetecek. Var olduğumuzu hissedeceğiz… Geçmişi incelerken bugünü daha iyi fark edeceğiz.

Sadberk Hanım Müzesi’ne gelmek sanki hayata bir mola vermek gibi… Sessiz, sakin, dingin ortamında, dışarıda hayat hızla akmıyormuşçasına rahat rahat eserleri inceleyebilirsiniz. Oraya bir huzur almaya gidebilirsiniz! Ekranlarla çevrili yaşamlarımızda bu eserlere bakmak beni rahatlattı, size de iyi gelebilir…

İlkbaharda arka bahçesinde gezinebilir, oturup çay/kahve içebilir veya kitap okuyabilirsiniz. Bahçeye, müze mağazasından çıkılıyor. Büyük geniş bahçede oturup “İstanbul ne güzel” diye düşünüyor insan. Sakin, huzurlu… Sanki o keşmekeşi hiç yokmuş gibi… Böyle dediğimiz yerler ne yazık ki azalıyor.

Müzede çocuklar için, “keşfet, öğren, eğlen!” sloganıyla sanat tarihi ve arkeoloji aktiviteleri de düzenleniyor ve +8 yaş için eğitim kitapları bulunuyor.

Bugünü giderek daha büyük bir hızla yaşarken, eskiye gidip bu nadide eşyaları ve detaylarını incelemeye zaman ayırmak sanki derin, tertemiz bir nefes almak gibi… Bir es vermek ve “Cevher”le randevulaşmak için haydi müzeye! Sergi, 31 Mayıs’a kadar gezilebilir.

www.sadberkhanimmuzesi.org.tr

Fotoğraflardaki eserler hakkında bilgiler: 

1-Taç
Altın, elmas, zümrüt
Osmanlı, 19. Yüzyıl

2-Enfiye kutusu
Altın, mine
İsviçre, 19. Yüzyıl

3-Piskopos pandantifi “engolpion”
Altın, mine, yakut, zümrüt, necef, lâl, inci
Osmanlı, İstanbul, 17. Yüzyıl

4-Yelpaze
Avrupa, 19. yüzyılın sonu- 20. yüzyılın başı
Bakalit, dantel, elmas

5-Sakızlık
Altın, gümüş, elmas, yakut, zümrüt
Osmanlı, 19. yüzyıl

6-Fincan zarfı
Altın, mine, inci
İsviçre, 19. yüzyıl

7-El aynası
Gümüş, mine, elmas
Avrupa, 19. yüzyıl

8-Şefkat nişanı şemsesi
Altın, gümüş, elmas, yakut
Osmanlı

9-Cep saati
Altın, mine, elmas
İsviçre, “Longines”, 20. yüzyılın başı

10-Nişan
Altın, yakut, zümrüt, elmas
Osmanlı, H. 1318 / M. 1901

11-Frig fibulası

12-Erken Tunç Çağı-süs iğnesi

13-Roma Dönemi-taç

14-Erken Hellenistik Dönem-küpe

15-Roma Dönemi-küpe

16-Roma Dönemi-küpe

(Keyifli Alışveriş Dergisi’nin Mart 2016 sayısında yayımlanmıştır.)

Tek Yorum

  1. Deniz Birsen Deniz Birsen

    Baharcığım
    Gene çok esaslı bir yazı çıkarmışsın…Gayet seçici bir dille anlatmışsın, çünkü biliyorum ki bu müzede çok eşya var, biraz kafa karışabiliyor. Ama sen gayet süzmece bir bakışla yazmışsın, gerçekten çok beğendim.
    Ne mutlu sana böyle güzel toplu yazılar yazabiliyorsun.
    Çok öpüyorum.

Deniz Birsen için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir